Arap Alfabesi, M.S. 2 ve 4’üncü yüzyıllar arasında Nebati yazısı olarak isimlendirilen yazı sisteminden esinlenerek ortaya çıktığı düşünülen bir alfabedir. Nebati yazısı ise pek çok alfabeye esin kaynağı olan Fenike alfabesinden evrilen ve Arami alfabesinin bir türevi olan yazı sistemi olarak tarif edilebilir. Yani Arap alfabesinin kökeninin Sami alfabesine ve Sami dillerine dayandığı söylenebilir. Zaten Arap Alfabesinde bulunan 28 sessiz harfin 22 tanesi Sami dillerinden, Sami Alfabesinden alınan harflerdir. Bu sesler bazı şekil değişikliklerine uğramışlardır. Geriye kalan 6 harf ve onların verdiği sesler ise Arapça’ya özgü olan seslerdir.
28 harfli Arap Alfabesi
Arap alfabesi olarak isimlendirilen alfabeyle yazılmış olan ilk yazıtların yazılma tarihi ise M.S. 512 olarak görünmektedir. Ancak bu yazıtlarda kullanılan alfabe, İslam devletleri döneminde kullanılan ve halen kullanılmakta olan alfabeden daha farklıydı. Söz konusu olan 28 ses birimini ifade etmek için 15 değişik yazı biriminin kullanıldığı ve 22 harfe sahip olan bir alfabeydi. Sonraki dönemlerde ise Arap alfabesi günümüzde kullanılan şeklini almış ve Abbasi ile Emevi devletlerinin yaptıkları fetihler ve İslam dininin başka devletler tarafından da kabul edilmesinin etkisi ile yaygın şekilde kullanılan bir alfabe olmuştur. Özellikle Osmanlı İmparatorluğu’nun yükselme döneminde çok geniş bir alanda kullanılmış, bilim ve kültür alanlarında resmi dil olarak kabul görmüştür. Batı dünyasında o dönemlerde referans alınan eserler eski Yunanca ile yazılmış olan eserler ve Türk-Arap-İslam medeniyetleri tarafından üretilmiş olan eserlerdi.
Arap alfabesinin halen kullanılmakta olduğu Arap yarımadası ve Kuzey Afrika gibi bölgelerde konuşulan dil ise Arapça değildir, en azından standart bir Arapça değildir. Bu bölgelerde konuşulan diller berberi dilleri, Kıpti dili, Süryanice gibi dillerdi. Bu bölgelerdeki insanlar Müslümanlığı kabul etmeye başladıkça, söz konusu diller üzerinde Arapça’nın etkisi arttı. Bu etki oldukça büyüktür ama özgün diller tamamen kaybolmuş değildir. Dolayısıyla tamamı Arapça olarak isimlendirilen ama farklı lehçeler olarak kabul edilebilecek olan diller ortaya çıkmıştır. Söz konusu olan ülkelerin tamamının resmi dili standart Arapça olarak isimlendirilen bir dildir ve okullarında öğretilir. Ama günlük hayatlarında kendi dillerini konuşmayı tercih ederler. Bu dilleri yazıya çevirmek için ise Arap Alfabesi kullanılmaktadır.
Arap alfabesinin kullanımı ise diğer alfabelerde olduğu gibi yazılan dile uygun olan seslerin eklenmesi veya çıkartılması şeklinde olabilir. Örneğin Türkçe yazmak için kullanılan Arap Alfabesi, 31 ile 36 arasındaki harften meydana geliyordu. Osmanlılar döneminde, Arap alfabesindeki harflerin yanı sıra Arap alfabesinden esinlenerek oluşturulan Fars alfabesindeki harfler de kullanılmıştır. Hatta Osmanlılar tarafından kullanılan alfabenin aslında Arap alfabesinden değil de yine ondan esinlenmiş olan Fars alfabesinden türetildiğini söylemek yanlış olmayacaktır.
Osmanlıların kullandığı Arap Alfabesi
Günümüzde Arap alfabesi ile yazılan diller ise Çin’de Uygurca, Kırgızca ve Müslüman Çinliler tarafından Çince, Orta Asya ve Orta Doğu’da Kazakça, Kürtçe, Türkmence, Gilekçe, Farsça, Kürtçe, Beluci, Mazenderanca, Azerice, Dari (Farsça), Özbekçe, Tacikçe, Peştuca, Türkmence gibi dillerdir. Güney ve Güneydoğu Asya’da ise Urduca, Minangkabau dili, Pencapça, Dhivehi dili, Sindhi, Tamil dili, Beluci, Tausug dili, Keşmirce, Peştuca, Brahui, Hintçe, Malayca, Banjar dili, Açece gibi diller Arap alfabesi ile yazılmaktadır. Afrika’da ise Beja dili, Komor dili, Mandinka dili, Hausa dili, Fula dili, Volof dili, Berberi dilleri gibi birçok dil, Arap alfabesi ile yazılmaktadır. Tabi bu dillerin tamamı standart Arap alfabesi ile yazılmaz. Dilde bulunan seslere göre değişiklik yapılan, o dile uyarlanan Arap alfabesi ile yazılan diller de bulunmaktadır.