İlkçağın en büyük uygarlıklarından birisi olarak kabul edilen Asurlular, yazıyı başta Anadolu olmak üzere bölgedeki diğer yerleşkelere ve insan topluluklarına taşıyan medeniyet olarak da bilinirler. Asıl yaşadıkları yerler şimdiki Kuzey Irak’ta bulunan Dicle nehrinin kıyısındaki Asur Şarkat Kalesi olarak bilinmektedir. Ama ilerleyen dönemlerde topraklarını geliştirmişler, Doğu ve Batı medeniyetleri arasındaki ticareti değerlendirmişler, Mezopotamya başta olmak üzere Anadolu’nun güneydoğu bölgesinde ve kimi zamanlarda da Suriye’nin kuzeyinde önemli bir güç haline gelmişlerdir.
Anadolu’da koloniler kurmaya başladıkları dönem ise Babillilere bağlı oldukları M.Ö.2000’li yıllardır. Bu ticaret kolonilerinin en büyüğü bugünkü Kayseri’de bulunan Kültepe idi. M.Ö. 14. Yüzyıla kadar Babillilere ve Mitannilere bağımlı olarak kalmış, sonrasında bağımsızlıklarını kazanmışlardır. M.Ö.14.yüzyıl sonrasındaki yaklaşık 800 yıl kadar, bölgede sözü geçen bir imparatorluk oldular. Tarihte acımasızlıkları ve atılgan birer savaşçı olmaları yönüyle tanınan Asurlular, M.Ö.1200 yılı civarında gerileme dönemine girmişlerdi. Kısa bir süre eski güçlerine kavuşsalar da göçebe Aramiler’in ve diğer düşmanlarının yapmış oldukları akınlar sebebiyle bu dönemi sürdüremediler. Ama M.Ö.9.yüzyıl ile M.Ö.7.yüzyıl arasında tekrar genişlemeye başladılar ve Yeni Asur İmparatorluğu olarak isimlendirilen, sınırları Basra Körfezi’nden Mısır’a kadar uzanan bir devlet haline gelmeyi başardılar. Son büyük kralları Elam’ı ele geçiren ve halkını yok eden Asurbanipal’dı. Asur krallığı M.Ö.612 yılında Babil kuvvetlerinin yaptığı saldırılar sonrasında yıkılmıştır.
Asur Alfabesi
Asur dili, kendisi gibi Antik Mezopotamya dilinin diyalektleri arasında bulunan Babil dili gibi son 2.000-2500 yıllık sürede konuşulmayan bir dildir. Dolayısıyla Asur dili ve Asur medeniyeti hakkında öğrenilen her şey Asur Alfabesi ile tutulan kayıtlardan, yazıtlardan gelmektedir. 1920’lerde başlatılan bir çalışma ile Asur medeniyetine ait olan kil ve taş tabletler üzerinde titiz araştırmalar yapılmaya başlanmıştır. Bu çalışmalar çeşitli ülkelerden gelen araştırmacıların, bilim adamlarının katılımıyla 90 yılı aşkın bir süre devam etti. En son Asur dili ile yazılmış olan eser, M.S. 100 tarihini taşıyordu. Çok uzun süren çalışmalar sonucunda oluşturulan Asurca sözlüğü, Chicago Üniversitesi tarafından tamamlandı ve raflara yerleştirildi. Milyonlarca tarihi eser, tablet incelenerek tamamlanan çalışma, Asur medeniyetindeki evlilik, miras, boşanma, aile yapılanması gibi konulara da açıklık getiriyor.
Uzun yıllar süren bu dev projenin tamamlanması ile Asur alfabesi hakkındaki araştırmalar da tamamlanmış oldu. Buna göre Asur dilinde ve Asur alfabesinde kullanılan 21 harf bulunuyor. Bu alfabe çivi yazısı türlerinden birini yazmak için kullanılıyor. Antik Asur medeniyeti hakkında elde edilen bütün bilgiler de bu tabletlerden geliyor. 88 bilim insanının yaklaşık 90 yıllık çalışması sonucunda oluşturulan Asurca sözlükte ise 28 bin kadar Asurca kelime bulunuyor. Ortadoğu-Mzeopotamya bölgelerinin yanı sıra Anadolu’nun o dönemlerdeki durumu hakkındaki bilgilere de bu sözlüğü kullanarak ulaşmak mümkün olabilir. Çünkü Asurlular tarafından kurulan ve Anadolu’nun farklı yerlerinde bulunan Antik kentler ortaya çıkmaya devam ediyor. Bu kentlerde bulunan yeni taş ya da kil tabletler de hem Asur uygarlığı hem de Anadolu’nun o dönemlerdeki durumu hakkında bazı yeni bilgiler verebiliyor. Dolayısıyla Asur dilinin ve Asur alfabesinin Anadolu’nun tarihine açıklık getirmesi bakımından önem taşıyan bir dil ve alfabe olduğunu söylemek yanlış olmayacaktır.