Milli alfabe ya da Göktürk alfabesi olarak bilinen alfabe, tarihte Türk toplulukları tarafından kullanılan ilk alfabe olarak bilinir. Tarihteki ilk örneği Yenisey Anıtları’nda kullanılmıştır. Ama burada kullanılan karakter sayısı 100’ün üzerinde idi. Ama Orhun Yazıtları’nda en son ve en mükemmel biçimini almış, kullanılan karakterlerin yani harflerin sayısı da 38’e düşmüştür. Bu nedenle Orhun Alfabesi adıyla da bilinmektedir.
İlk olarak M.Ö.200-150 yılları arasında kullanılmaya başladığı ve zaman içinde değişikliklere uğrayarak 10. Yüzyıla kadar kullanıldığı düşünülmektedir. Yenisey Yazıtları’nda kullanılan damgalar, at, it, ok vb. Türkçe sesleri, kelimeleri temsil ediyordu. Zaman içinde bu damgaların kaya resimleri formatından çıkıp damga harflerine dönüştüğü düşünülmektedir. Her ne kadar 10.yüzyıla kadar aktif olarak kullanıldığı düşünülse de, Avrupa’ya göç eden Türk toplulukları tarafından bu kıtaya taşındığı düşünülmektedir. 16.yüzyılda Macaristan’da yaşayan Sekeller tarafından kullanıldığı bilinmektedir.
Orhun alfabesi ya da diğer ismiyle Göktürk alfabesi 10.yüzyıla kadar aktif olarak kullanılmıştır.
Moğolistan’da bulunan Orhun yazıtları, Orhun vadisinde ve 1889 yılında bulunmuşlardır. 1893 yılında çözümlenen yazıtlar, aynı yıl Danimarka Kraliyet Bilimler Akademisi’nde yapılan toplantı ile bilim dünyasına tanıtılmıştır. Yazıları çözen ise Danimarkalı dilbilimci Vilhelm Thomsen olmuştur. Sonuçlara göre Kül Tigin yazıtı 732 yılından ve Bilge Kağan yazıtı 735 yılından kalmıştır. Yazıtlarda ‘Bengü Taşlar’ olarak anılan abideler, bu şekilde sonsuza kadar kalması temennisi ile yapıldıklarını göstermektedir. Yazıtların yazarı olan kişi ise, Bilge Kağan’ın yeğeni olan Yolluğ Tigin olarak görünmektedir. Yani yazıtlar II. Göktürk Kağanlığı zamanında ve 8. Yüzyılın başlarında meydana getirilmiş olan abidelerdir. Yenisey Yazıtları 1700’lü yıllarda bulunmuş olsa da, Sibirya’ya bilimsel heyetlerin gönderilmesinin 19. yüzyılı bulması ve Orhun anıtlarının da aynı dönemlerde bulunmuş olması, yazıların gündeme gelmesinin ve alfabenin çözülmesinin 19. Yüzyılın sonlarına kalmasına neden olmuştur. Yazıtların üzerinde bulunan Çince yazıların bir kısmının okunabilmesi ve 732 yılında yaşayan bir Türk prensine ait olması konulu araştırmalar ve sonuçlar ise 1887 ve 1888 yıllarında anıtları ziyaret eden Fin araştırma heyetinin yapmış olduğu araştırmalara ve çalışmalara dayanıyordu.
Eski İskandinavya’da ve Kuzey Avrupa başta olmak üzere Avrupa’nın farklı yerlerinde kullanılan Runik yazıya benzetilmektedir. Bu nedenle iki alfabe arasında bir bağlantı olabileceği yönünde görüşler, teoriler bulunmaktadır. Bu nedenle bazı Avrupalı ve Rus Türkologlar tarafından Runik alfabe, Türk Run Yazısı, Sibirya Run harfleri ve Yenisey Run harfleri gibi isimlerle de tanımlanmaktadır.
Kökeni hakkında farklı teoriler bulunmaktadır. Türkçede kullanılan önemli eşyaların şekillerinden esinlenerek oluşturulduğu veya Soğd alfabesinden esinlendiği gibi teoriler bulunmaktadır. Ama ikinci teoriyi gösteren, kanıtlayan bir bulgu olmadığı ve Rıza Pehlevi döneminde İran ve çevresinde yaşayan Türkleri etkilemek amacıyla ortaya atıldığı söylenmektedir.
Orhun alfabesinde son şeklini alan yazı sisteminde bulunan 38 harfin 4 tanesi ünlü harfler, 34 tanesi ünsüz harfler olarak görünmektedir. Ama Türkçede kullanılan ünlü seslerin sayısı daha fazla iken ünsüz sesler bu rakamdan daha azdır. Bunun nedeni ise Türkçede bulunan 8 ünlü harfe, ses karşılık gelen 4 harfin 2’şer harfi temsil etmesi ve büyük sesli uyumuna göre okunmasıdır (a, e”, “ı, i”, “o, u”, “ü, ö”). Ünsüz harfler ise “b, d, g, ğ, l, n, r, s, t, y” seslerini karşılayan ikişer harf bulunması nedeniyle çok sayıdadır. Örneğin ‘bilge’ kelimesindeki b harfi ile ‘bars’ kelimesindeki b harfi farklı şekillerde yazılmaktadır. Ayrıca ‘’yn, nç’’ gibi çift sesli harfler de mevcuttur. Sonuç olarak alfabedeki ünsüz harf sayısı fazla, ünlü harf sayısı azdır. Yine de Türkçeyi yazılı hale getirmek için kullanılabilecek olan en uygun alfabelerden birisi olarak gösterilmektedir.
Orhun alfabesinde ünlü harfler ikişer ünlüye karşılık gelmekte ve büyük sesli uyumuna göre okunmaktadır. Ayrıca alfabede bulunan bazı harfler çift sesli olarak okunmaktadır.
Orhun alfabesi ile yazılan metinler, sözcüklerin arasına iki nokta koyulması suretiyle yazılır, başka noktalama işareti kullanılmaz. Sağdan sola veya soldan sağa yazılabilir ama soldan sağa yazıldığında harfler ters tarafa dönük olarak yazılmaktadır. Harflerin Latin alfabesinde olduğu gibi (el yazısı hariç) bitiştirilmeden, ayrı olarak yazıldığı görülür. Ünlü harfler de çoğu zaman yazılmazlar. İlk hecede bulunduklarında ve sözcük ünlü harf ile bitiyorsa yazılırlar. İlk hece sonrasında gelen ünlüler, ilk hece ile aynı ses ise yazılmazlar. Bazı kalın ve ince sessizler birbirlerinin yerine kullanılabilir. Orhun alfabesi ile ilgili yazma kurallarının ayrıntıları Türkolog Mehmet Kömen tarafından hazırlanan kitapta bulunabilir.
2 Comments